Ataerkil bir aile düzeninin dışarıda düşman
yaratarak düzenini bozmama mücadelesini, sarsıcı ve tedirgin edici bir dille
anlatan “Tepenin Ardı” bu yılın açık ara en iyi Türk Filmi. Emin Alper’in yazıp yönettiği film, başta
Berlin (Caligari ödülü) olmak üzere İstanbul (en iyi film), Taipei (en iyi
film), Karlovy (en iyi film) en son Asya-Pasifik (en iyi film) festivallerinden
çeşitli ödüllerle döndü. Toplamda 14 ödül kazandı. Yaban bir araziden, yaban
bir yaşam şekli, ülke toprakları üzerinde birçok aileye yansıtılabilir. Ataerkil hakimiyetin altında baş
kaldıramayan aile bireyleri içlerindeki suçluluk duygusunu dışarıdaki
“ötekilerin” sırtına yükleyerek
rahatlıyor.
Toplumdaki
şiddetin temellerinin aile içinde nasıl atıldığını anlatırken film meseleyi
hiçbir zaman şablon mesajlar üzerine yaslamıyor. Küçükten erkek olma baskısıyla geliştirilen şiddet eğilimi zamanla
sahip olduğu mülkü koruma dürtüsüne dönüşüyor. Çocuk yaşlarda dedenin
gururla torununa öğrettiği tüfek kullanma zamanla erkekliğin gururunu temsil
ediyor. O küçük parmağın tetiğe basma arzusu her geçen gün artıyor.
Bir arada
yaşayan iki ailenin hikayesinde dede Faik oğul Nusret, torunlar Caner, Zafer ve diğer ailenin erkeği Mehmet, karısı
Meryem ve oğlu Sülü ile tanışıyoruz. Mülkün sahibi Faik topraklarında
hayvanlarını otlatan Yörükleri düşman olarak bellemiştir. Her fırsatta elde
tüfek evden fırlayarak davarlarının topraklarına girip girmediğini kontrol
eder. Bu durum diğerlerinin başta çok onaylamadığı ve inanmadığı bir durumdur.
Bir süre sonra çevrelerinde olup biten suçları Yörüklerin sırtına yüklemenin
getirdiği rahatlığı fark ederler. Artık
ortak düşman vicdani sorumluluğun silgisidir.
Doğa içinde
geçen öykü inanılmaz gergin, tedirgin edici bir dille anlatılıyor. Yaprak,
bitki hışırtılarının, sinek vızıltılarının, kuş seslerinin yarattığı atmosfer
doğanın güzelliğinden çok her an kötü bir şey olacak beklentisini doğuruyor.
Elden ele gezen tüfeğin kimi öldürüp, yaralayacağını merak etmeye başlıyor
seyirci. Karakterleri arkalarından izleyen kamera “acaba” sorusunu sorduruyor
sık sık. Uzak plan görüntüler insanın bu coğrafyadaki yalnızlığını
duyumsatırken, stilize bir western dokusuyla da benzeşiyor. Sessiz planlar iletişimsizlik
ve çaresizliği müthiş vurguluyor. Antonioni’den Nuri Bilge Ceylan filmlerine
kadar uzanan bir yelpaze içinde yer alabilecek bir sinema örneği “Tepenin
Ardında”.
Filmin
yapımcılarından olan Seyfi Teoman bu yıl içinde geçirdiği motosiklet kazasında
yaşamını yitirdi. Filmin bir tek Berlin’de kazandığı ödülü gören Teoman, yönettiği
ikinci filmi “Bizim Büyük Çaresizliğimiz” ile önemli bir çıkış yapmıştı. Bulut
Film ekibinde yer alan Nadir Öperli, Yamaç Okur, Enis Köstepen Altyazı
dergisinde sürdükleri sinema yazarlıklarını artık böyle kaliteli filmlerle süslüyorlar,
tebrikler. Filmin Türkiye genelinde sadece 14 salonda gösterime girmesi ülkemizdeki
bağımsız filmlerin durumunu ortaya koyuyor. Filmin Fransa’da ise 30 salonda
gösterime girmesi planlandı.
No comments:
Post a Comment