yazarlar

ANADOLU’DAN BİR TUTAM YAŞAM




BİR ZAMANLAR ANADOLU’DA
YÖNETMEN: NURİ BİLGE CEYLAN
OYUNCULAR: MUHAMMET UZUNER, TANER BİRSEL, YILMAZ ERDOĞAN, ERCAN KESAL, FIRAT TANIŞ.


Nuri Bilge Ceylan’a 64. Cannes Film Festival’inde Jüri Büyük Ödülü’nü kazandıran son filmi ”Bir Zamanlar Anadolu’da” seyredilmesi kolay bir film değil. Seyirci olarak öykü ve karakterler ile bir empati kurmak, benzer şartlarda yaşamının bir bölümünü Anadolu’nun ücra bir yerinde geçirmiş olanlar için mümkün olabilir. Yönetmen olarak Ceylan da seyirciyi dışarıda bırakarak, tarafsız bir gözlemi hedefliyor düşüncesindeyim. Zamanın adeta durduğu bir Anadolu kasabasının küçük yaşamını, filmin adının çağrıştırdığı gibi “gerçek değil bir masal” gibi anlatıyor. Masal benzerliği, anlatımın dilinden değil, yirmi birinci yüzyılın modernitesine olan uzaklığından kaynaklanıyor. Kesilen elektrikler, eski püskü devlet araçları, dökülen bir hastane ve tüm bu şartlara uyum sağlamış karakterler. Öykü bir cinayet sonrası doktor, savcı, baş komiser, jandarmanın oluşturduğu araştırma ekibinin üzerinden gelişiyor. Cinayet ve nedeni çok önem taşımıyor daha çok karakterleri tanımamıza, onların travmatik geçmişlerini, sıkışmışlıklarını keşfetmemize vasıta oluyor.

KOVBOY VE KIZILDERİLİLER UZAYLILARA KARŞI

  


KOVBOYLAR VE UZAYLILAR – COWBOYS AND ALIENS
YÖNETMEN: JON FAVREAU
OYUNCULAR: DANIEL CRAIG, HARRISON FORD, OLIVIA WILD, SAM ROCKWELL             

Kovboylar, Kızılderililer, Uzaylılar hepsi aynı filmde. Hollywood’un popüler olmasında en önemli rolü oynayan western ve bilimkurgu türlerinin bir arada işlendiği örnek oldukça az. İlk film 1935 yılında “Singing Cowboy” adlı TV dizisinden esinlenerek çevrilmiş olan “The Phantom Empire” olarak kayıtlara geçiyor. Hollywood western ve uzay ilişkisini çoğunlukla ana öyküyü destekleyen yan motif olarak kullandı ; örneğin Yul Brynner (West World-1973) bir gösteri parkında android bir kovboyu canlandırdı veya “Geleceğe Dönüş” üçüncü bölümde (1990) Marty ve Dr. Brown zaman makinesi ile Vahşi Batı’ya seyahat ettiler. Bir TV dizisinden uyarlanan “Wild Wild West-Vahşi Vahşi Batı” ise ileri teknolojide bir savaş makinesi Metal Örümcek ile westerni harmanlayan bir aksiyon komedi oldu. Alien veya Predatorvari yaratıklar ile kovboyların çatışmasına ilk kez tanık oluyoruz. “Iron Man” serisi ile aksiyon-bilimkurgu kulvarında sağlam bir yer edinen yönetmen John Favreau farklı dokuda bu iki türü bir araya getirirken, görselliği sağlam fakat ruh birleşimi eksik bir film kotarmış. İlk bölüme klasik westernin tüm dokusu hakim; kasabaya gelen yabancı, tozlu meydanda şerifin müdahale ettiği ilk çatışma, her şeyi kontrol eden sığır tüccarı Albay Dolarhyde gibi uzayıp giden bildik klişeler. Belli ki deneyimli birçok yönetmen gibi Favreau’da westerne çok heves etmiş. Uzaylıların kasabaya saldırısı ile başlayan savaş herkesi bir cepheye topluyor. O zaman için uzaylı kavramı bilinmediğinden “iblisler” olarak adlandırılıyor saldırganlar. İyi kovboylar, haydutlar, kızılderililer hepsi aynı cephede birleşiyor ve savaşıyor ortak düşmana karşı. 11 Eylül metaforları bitecek gibi gözükmüyor, dış dünyadan gelen teröristlere karşı “hep birlikte başarabiliriz” nutukları ile başlayan birleşme ve savaş ikinci bölümü kapsıyor.

SON 25 YILIN EN İYİ 25 FİLMİ





1.   Yüzüklerin Efendisi Trilojisi- Lord Of The Rings (2001-2003)
2.   Ucuz Roman-Pulp Fiction (1994)
3.   Er Ryan’i Kurtarmak-Saving Private Ryan(1998)
4.   Titanic (1997)
5.   Matrix (1999)
6.   Leon (1994)
7.   Kuzuların Sessizliği-The Silence Of The Lamps (1991)
8.   Dövüş Kulübü-The Fight Club (1998)
9.   Büyük Lebowski-Big Lebowski (1997)
10. Yedi-Seven (1996)
11. Affedilmeyen-The Unforgiven (1992)
12. Oyuncak Hikayesi 3-Toy Story 3 (2010)
13. Anayurt Oteli (1987)
14. Cesur Yürek-Braveheart (1994)
15. Avatar (2009)
16. Amerikan Güzeli-American Beauty (1998)
17. Saklı-Caché (2001)
18. Gece Şövalyesi- The Dark Night (2008)
19. Eşkiya (1996)
20. Paramparça Aşklar ve Köpekler-Amores Perros (2002)
21. Mullholland Çıkmazı-The Mullholland Drive (2001)
22. Kırmızı Değirmen-Moulin Rouge (2001)
23. Shrek  (2010)
24. Dogville (2003)
25.  V-V For Vendetta (2006)

Zaman sayacının hızlı akışı insana her şeyi unutturabiliyor. Buna filmlerde dahil şüphesiz. Hangi filmi, hangi yıl izlediğimizi çoğu kez unutuyoruz. Hafızanın bu acımasızlığına karşın alabileceğimiz en büyük önlem zamanı bölmek, filmleri içine yerleştirmek olabilir. 25 yıl kısa bir süreç değil bu kadar filmi anımsamak, içlerinden en iyilerini seçmeye çalışmak zor ve bir o kadar da olabilecek haksızlıklara açık bir çaba. Nasıl olur da “Sıkı Dostlar- Goodfellas” veya “Bir Rüya İçin Ağıt-Requıem For A Dream” böyle bir sıralamaya girmez. “Big Blue-Derinlik Sarhoşluğu” unutulmuş olabilir mi ? “Inception-Başlangıç” nerede ? Pes doğrusu “Danny Darko” bile yok. Geleceğe ışık tutan, kilometre taşı olabilecek filmleri seçtim ve arka arkaya sıraladım. “Yedi-Seven”nin karanlık atmosferinin, gizemli entrikasının bir çok polisiye gerilim için veya “Kırmızı Değirmen-Moulin Rouge” nin müzikal bir film için yakaladığı yaratıcılığı ve tutku sonraki yıllarda bir çok filme  referans olduğu tartışılmaz. Duyduğum tüm itiraz sesleri sesler mantığımı ve duygularımı yıprattı, son kertede olan bir liste olmayandan daha iyidir dedim ve “gönder” tuşuna bastım. Sıralamanın bir podyum sıralaması olmadığını birincinin en iyisi olmadığını da belirtmek istiyorum.  

EN BÜYÜK AMERİKAN KAHRAMANI



İLK YENİLMEZ:KAPTAN AMERİKA
YÖNETMEN:JOE JOHNSTON
OYUNCULAR: CHRİS EVANS, HUGO WEAVING, TOMMY LEE JONES, HAYLEY ATWELL.
          
Amerika en çetrefil zamanlarda fantastik süper kahramanlar çıkararak halkın moralini yükseltmeye, şovenizmi pompalamaya çalışan bir ülke. 1930 yılındaki ekonomik krizden  başlayarak,  İkinci Dünya Savaşı süresince yaklaşık 160 kadar çizgi roman kahramanı yaratılmış Kuzey Amerika’da. Önce “Superman” gelmiş arkasından gelen “Batman”, “Kaptan Amerika”, “Yeşil Fener” gibi süper kahramanların yıllık getirisi toplamda 300 milyon gibi müthiş bir rakama ulaşmış. Birçok yayınevi arasından başlangıçtan itibaren kapışan DC Comics ve Marvel kazançtan aslan payını alırlar. Her ikisi şimdi mücadelerini beyaz perde de sürdürüyor. Bunların içinde kulağa en milliyetçi gelen “Kaptan Amerika” şanına uygun olarak vatanseverlik duygularını körükleyen, her dönemin süper bir kahramanı oldu. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Nazileri temsil eden Kızıl Kelle’ye  karşı savaşan Kaptan Amerika soğuk savaş yıllarında Komünistlere karşı savaşır. Hatta Kızıl Kelle bile aniden komünist bile dönüşür. Vietnam Savaşında bile bir arkadaşını esirlikten kurtarmışlığı var Kaptanın. 11 Eylül sonrasında bu kez Arap kökenli teröristler yeni düşmanları olur. Her zaman Amerika’nın menfaatleri için iş başındadır Kaptan.