yazarlar

SCARFACE

YARALI YÜZ-(1983)
 
 

YÖNETMEN: BRIAN DE PALMA
OYUNCULAR: AL PACINO, MICHELLE PFEIFER, STEVEN  BAUER,MARY ELISABETH MASTRANTONIO.
‘Yaralı Yüz-Scarface’ 1983 yılında gösterime girdiğinde, gelecekte modern klasikler arasında gösterilecek bir film olabileceğini kimse tahmin edemezdi. İlk seyredişimde sinema salonundan çıkarken, yumruk yemiş gibi sersemlemiştim. Filmdeki şiddet sık rastlanır cinsten değildi, anlatımın alıştığımız stilize gangster filmleri ile benzeşen hiçbir yönü yoktu. O yıllarda esen ‘Baba-Godfather’ın destansı havasından, sempatik gelen mafya karakterlerinden sonra acımasız Tony Montana hiç hoşlanılacak bir tip değildi. Al Pacino’nun gerçek bir tragedya kahramanına dönüştürdüğü Montana zamanla sinema tarihinin en unutulmaz karakterlerinden birisi oldu.Tek bir esprinin olmadığı iki saat boyu, onun ifadesiz bakışlarını, ani patlayışlarını seyretmek ürpertici bir etki bırakıyordu. Havana’nın arka mahallerinden göçmen olarak iltica ettiği bir ülkede, uyuşturucu kartelinin üst basamaklarına tırmanan, tırmandıkça sertleşen, görgüsüzleşen bu anti kahraman Pacino’nun dışa vurumcu performansı ile tartışılan bir kahraman oluyordu. Montana Pacino’nun kariyeri boyu gölgesinden kurtulamadığı bir figür oldu. Bir çok eleştirmen Pacino’nun performansını abartılı hatta karikatürize buldu. Bazıları bu kadar kötü bir performasın nasıl bir kült kahramana dönüştüğünü anlayamadı. Hele konuştuğu garip lehçe komik bulundu. Sinema tarihinin ‘fuck’ kelimesinin (226 kez) en fazla kullanıldığı film olarak da ünlenir Yaralı Yüz.  
Brian De Palma birbirinden farklı türlerde  filmler yapmayı seven bir yönetmen Hitchcockvari bir gerilimden, Mars’a yolculuk yapan bir maceraya atlar. 1932 tarihli filmin tekrar çevirimi olan Yaralı Yüz’ün orijinal mekanını Chicago’dan Miami’e taşır. Kahramanını sevimsizleştirmek için elinden geleni yapar. İstediği özenilecek bir gangster değildir o gerçek yaşamdaki gibi bir pisliği yansıtmak ister. Amacına da ulaşır. Banyoda elektrikli testere ile yapılan katliam kolay kolay dayanılacak sahneler değildir. O yıllarda  kokain çok yaygın olmadığı için filmlerde de sık görülmezdi. Palma ise masa üstü dolusu kokaini çektirir anti kahramanı Montana’ya. Sosyal bir drama olarak tasarladığı öykü  bir tragedyaya  dönüşür.Senaryonun Oliver Stone’un kaleminden çıktığını da unutmamak gerekir. Stone’un her türlü yeteneğini radikalce kullandığı yıllardır. 
Filmin en olgun performanslarından biri  o yıllar için daha tanınmamış bir oyuncu olan Michelle Pfeifer’den gelir. Montana’nın sevgilsi Elvira’yı oynarken adeta döktürür. Bir mafya sevgilisi ancak bu kadar soğuk, ifadesiz ve gerçek oynanır. Soğuk güzelliğini mesafeli oyunculuğu ile birleştirir. Montana’nın bir meta olarak gördüğü Elvira isyanını ara sıra patlamalar ile gösterir. Restoranın ortasında Montana ile yaptıkları şiddetli kavga onun isyanlarından birisidir. Montana’nın ortağı, kaderini paylaşan adam Manuel Ray’ı canlandıran Steven Bauer performansı ve fiziği ile son derece inandırıcı bir karakterdir. Kızkardeşi Gina’yı oynayan (Mary Elisabeth Mastrantonio) sıcak oyunculuğu ile tam bir latin dilberidir. Tony’nin kızkardeşine uyguladığı baskı tam ortaya çıkmayan bir ensest aşk yönündedir.  
Yaralı Yüz’ün geçen süre içinde nasıl bir kült filme dönüştüğü net olarak yanıtlamayan bir soru olarak kaldı. Seyircinin sinemada gittikçe artan şiddeti kanıksaması, filmin artan popülaritesinin en büyük gerekçelerinden birisi oldu. Şiddeti estetize ederek herkesin seyredebileceği şekle dönüştüren Kill Bill, Testere, Rezervuar Köpekleri, Old Boy, The Killer, Rambo karşısında Yaralı Yüz sıradan bir şiddet filmi kalır.

No comments:

Post a Comment