Paul Thomas Anderson ismini ilk olarak 1997’de “Ateşli Geceler-Boogie Nights” ile
tanımıştık. Genç yönetmen porno endüstrisinin kamera arkasını ve yetmişli
yılların toplumsal yapısıyla olan ilişkisini etkileyici bir şekilde anlatmıştı.
Sonrasında “Magnolia”(1999),”Punch Drunk Love “ (2002),”Kan Dökülecek” (2007)
Anderson’u genç neslin en sağlam yönetmenleri arasına soktu. “The Master” da bu
kez ellili yılların Amerika’sını tarikat,
cemaat ilişkisi üzerinden yansıtıyor. Savaşın yarattığı psikolojik boşlukta,
din ve inancı kullanarak işlerini “The Cause” tarikatı üzerinden yürüten
Lancaster Dodd’un (Philip Seymour
Hoffman) toplumun zengin kesiminde hatırı sayılır sayıda müridi vardır. Orduda
uyumsuz davranışları ile dikkat çeken deniz piyadesi Freddie Quell (Joaquin Phoenix) ise döndükten sonra
işsizlik ve alkolün pençesine düşer. Yolu bir şekilde Dodd ile kesişir ve kısa
sürede onun sağ kolu olur. Freddie ‘nin kontrolsüz davranışları, seks ve alkol
bağımlılığı ise ciddi bir sorun olarak devam eder.
HANEKE’DEN AŞKIN TANIMI
Yaklaşan 2013 Oscar yarışmasında Yabancı
Dilde Film kategorisinin adayları açıklandı. En büyük favori “Aşk” bu hafta
gösterime girdi. Cannes, Los Angeles, New York Eleştirmenler Birliği
dahil olmak üzere bir çok ödülle donanan film, aşkın iç yüzünü yetmişli
yaşlardaki bir çiftin yaşamından yansıtıyor. Cannes Film Festivalinde ikinci
kez Altın Palmiye kazanan yönetmen ve senarist Michael Haneke öyküsünü
kendisinden alışık olmadığımız bir duygusallıkta ele alıyor. Auteur yönetmen
olarak öykülerini de yazan Haneke’yi zamanın ruhunu iyi kavramış bir düşünür
olarak tanımlayabiliriz. O bir düşünür olarak elindeki aynayı insan ruhunun
derinliklerine, yaşamda çeşitli yollar ile saptırılmış gerçeğin “gerçeğine” tutar
ve sinemasına yansıtır.
AMERİKA'NIN ÇÖKÜŞÜ
Yönetmen ve Senaryo:
Andrew Dominik
Oyuncular: Brad Pitt,
Richard Jenkins, Ray Liotta,Peter Gondolfini.
“Amerika bir ülke değildir, Amerika bir işletmedir” borsa veya banka oyunlarını konu alan bir
filme ait cümle değil. Suç filmi “Kibarca Öldürmek-Killing Them Softly”nin
verdiği mesaj. Hem de Obama’nın birliği, beraberliği, mutlu Amerikalıyı tanımladığı
konuşması üzerine. Amerikan rüyasının arka yüzünü, ekonomik krizle sarsılan bireylerin
mutsuzluğunu yansıtabilmek için Yeni Zelandalı genç yönetmen Andrew Dominik bir
kumarhane soygunu ve sonrasındaki olayları metafor olarak kullanıyor. En son
“Korkak John Ford’un Jesse James Suikasti” filminde Brad Pitt ve Casey Affleck’le
birlikte, karakter odaklı bir westerne imza atan Dominik, bu kez sevdiği uzun
diyalogları ve yakın plan çekimleri yeraltı dünyasına taşıyor. Agresif ve
tedirgin atmosferi kusursuz yaratıyor. Kimsenin kimseyle dost olmadığı, her an
birisinin konuşmayı yarıda keserek diğerini vurabileceği bir dünya söz konusu
olan.
BİLBO BAGGINS KÖYÜNÜ TERKEDİYOR
HOBBİT : BEKLENMEDİK
YOLCULUK
YÖNETMEN: PETER
JACKSON
SENARYO: FRAN VALSH,PHILIPPA BOYENS,PETER JACKSON,GUILLERMO DEL TORO
SENARYO: FRAN VALSH,PHILIPPA BOYENS,PETER JACKSON,GUILLERMO DEL TORO
OYUNCULAR: MARTIN FREEMAN, IAN MC CALLEN,RICHARD
ARMITAGE,CATE BLANCHETTE,HUGO WEAVING.
“Toprağın içinde bir kovukta bir Hobbit
yaşardı” insanlık tarihinin en fazla
okunan macerasını başlatan cümle olur. Oxford’da Ortaçağ İngilizcesi Profesörü
olan J.J.R.Tolkien’in 1937’de “Hobbit”i bu açılış cümlesiyle çocuklar için
bir şeyler yazmaya başladığında, tüm zamanların en ünlü romanı olan “Yüzüklerin Efendisi”nin
başlangıcı olacağını nasıl bilecekti ? ”Yüzüklerin Efendisi” beyazperde de
Peter Jackson’ın yönetiminde 3 milyar dolar gişe getirisiyle tarihin en fazla
seyredilen üçlemesi oldu. Son bölüm "Kralın Dönüşü"ün gösterime girmesinden on yıl sonra, her
şey öykünün en başına dönüyor. Mutlu bir Hobbit olan Bilbo Baggins’in maceraya atılması anlatılıyor. Köyündeki mutlu ve
rahat yaşamından asla ayrılmayı düşünmeyen Bilbo, büyücü Gandalf’ın ısrarlarına
dayanamaz ve 13 cüceyle yollara düşer. Hedef cücelerin kötü ejderha Smaug’a kaptırdıkları
Yalnız Dağ’daki toprakları geri almaktır. Orta Dünya sakinleri olan Elfler, Orklar,
Goblinler, Troller sıraları geldikçe bu yolculuğu engellemeye çalışırlar.
2012'NİN EN İYİ TÜRK FİLMİ:TEPENİN ARDI
Ataerkil bir aile düzeninin dışarıda düşman
yaratarak düzenini bozmama mücadelesini, sarsıcı ve tedirgin edici bir dille
anlatan “Tepenin Ardı” bu yılın açık ara en iyi Türk Filmi. Emin Alper’in yazıp yönettiği film, başta
Berlin (Caligari ödülü) olmak üzere İstanbul (en iyi film), Taipei (en iyi
film), Karlovy (en iyi film) en son Asya-Pasifik (en iyi film) festivallerinden
çeşitli ödüllerle döndü. Toplamda 14 ödül kazandı. Yaban bir araziden, yaban
bir yaşam şekli, ülke toprakları üzerinde birçok aileye yansıtılabilir. Ataerkil hakimiyetin altında baş
kaldıramayan aile bireyleri içlerindeki suçluluk duygusunu dışarıdaki
“ötekilerin” sırtına yükleyerek
rahatlıyor.
RUHUNU ARAYAN PİLOT
Yönetmen: Robert Zemeckis
Senaryo: John Gatis
Oyuncular : Denzel Washington, John Goodman, Kelly
Reilly,Nadine Velasquez.
“Uçuş-Flight” 138 dakika süren bir
psikodrama. Bir uçak kazası bağlamında kişiliği
oluşturan duygu, düşünce, yetenek, ilgi, tutum, davranış ve eylem gibi yapı
taşlarını tartışıyor. Alkolik bir pilotun iç dünyasını psikoanalitik yaklaşımla
didik didik ediyor. Hikaye pilotun yetenek ve becerisiyle 102 yolcunun tümünün hayatını
kaybedebileceği kazanın sadece altı ölümle sonuçlanmasıyla başlıyor. Bir anda
kahramanlaşan pilot Whip Whitaker (Denzel Washington) gerçekte uçuş anında
alkol ve uyuşturucu etkisi altındadır. Yaralı pilotun hastanede yapılan kan
tetkiklerinde ortaya çıkan yüksek alkol ve uyuşturucu düzeyi, avukatının
becerisiyle hasıraltı olur. Kendisini bekleyen sert ve yıpratıcı sorgulama
sürecine rağmen alkol bağımlılığından kurtulamaz Whitaker. Hatta bir çok
alkoliğin yaptığı gibi bağımlı olduğunu inkar eder. Bu durum uçak şirketini ve
onu hukuken temsil eden kişileri rahatsız eder.
DRACULA’NIN KIZI AŞIK OLURSA
OTEL TRANSİLVANYA
YÖNETMEN: GENNDY TARTAKOVSKY
SESLENDİREN OYUNCULAR: ADAM SANDLER, ANDY SAMBERG,SELENA GOMEZ,KEVIN JAMES
Kont Dracula Transilvanya tepelerinde muhteşem bir otel inşa eder. Otel Transilvanya adını verdiği korunaklı otelinde artık 118 yaşına girmiş ergen kızı Mavis’i dışardaki vampir düşmanı insanlardan daha iyi korumayı, zaman zaman da çok sevdiği canavar dostlarını misafir etmeyi düşünmektedir. Dracula’nın en büyük aşkı Mavis’in annesi vampirlerden korkan insanlar tarafından öldürülmüştür. Bu olaydan sonra insanlara olan nefreti büyür ve kızını onlardan korumaya kararlıdır. Mavis’in 118. yaş günü kutlamasına tüm dostlarını başta Frankenstein, Mumya, Kurt Adam, Görünmez Adam olmak üzere davet eder. Tek sorun aralarındaki davetsiz misafir olan genç Jonathan’dır. Yolunu şaşırmış genç adamın, insan olmasının dışındaki en büyük problem, Mavis’in kendisinden hoşlanmasıdır. Baba Dracula’nın arzulayacağı en son şey kızının bir insana aşık olmasıdır.
İYİ AMERİKALI, KÖTÜ İRANLI
YÖNETMEN :BEN AFFLECK
OYUNCULAR: BEN AFFLECK, BRYAN CRANSTON, JOHN GOODMAN, ALAN ARKIN.
“Operasyon : Argo” içerdiği sinemasal değerler açısından başarılı bir film. Koşut akan farklı cephelerdeki olayları, birbirine ustaca bağlayarak, tempo ve gerilimin aksamadığı, kıvamında bir sunum yapıyor. Sinemasever olarak daha ne ister insan? Alt metin düşünülmeden, sadece akan görüntülerin hipnotik etkisine teslim olunursa sorun yok. Mağdur Amerikalı imajının karşısına zorba ve rahatsızlık verecek derece kötü İranlı’nın yerleştirilmiş olması insanı düşündürüyor. Amerika’nın ulusal çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi seven Hollywood, yıllardır süren İran gerginliğine tam deyimiyle bodoslama giriyor. 2006’dan bu yana İran’ı vurma planlarından bahsedilen Amerika’nın geçmişteki sorunu eşelemesi, bugün için yapılacakları meşru kılar mı ? Mantık şüphesiz kılmaz der de…
Subscribe to:
Posts (Atom)