yazarlar

EN İYİ TEDAVİ YİNE AŞK

AŞK SARHOŞU-LOVE AND OTHER DRUGS


YÖNETMEN: EDWARD ZWICK
OYUNCULAR: JACK GYLLENHALL, ANNE HATHAWAY, HANK AZARIA.


Son yıllarda Amerikan sinemasında romantik komedi türü bir değişim yakalama çabası içinde. Gerçek yaşamdan öyküleri abartısız, samimi ve daha cesur bir yaklaşım içinde yansıtıyorlar. Judd Apatow ve Todd Phillips örneğin 'Kaza Kurşunu-Knocked Up', ‘Matrak İnsanlar-Funny People’, ‘Felekten Bir Gece-Hang Over’ gibi bu havada, iyi filmlere imza attılar. Avrupa sinemasının gerçekçi ve cüretkar havasını,bol amerikanvari espri ile vermeye çalıştılar. Aşk Sarhoşu iki farklı temayı paralel olarak işlerken, öncelikle gerçek olmayı hedefliyor. İlaç endüstrisinin entrika ve rüşvet dolu arka dünyasına bağlantılı olarak tutkulu bir aşk ilişkisini anlatmaya çalışıyor. Jamie ünlü Pfizer firmasında mümessil olarak çalışırken genç yaşta Parkinson hastalığına yakalanmış Maggie ile tanışıyor.
Yakışıklı ve girişken bir genç olan Jamie ile ürkek duruşlu Maggie arasındaki ilişki, seks odaklı başlayıp zamanla tutkulu bir çehreye bürünür. Her iki sevgiliyi canlandıran Jack Gyllenhall ve Anne Hathaway aralarındaki uyumlu kimya, romantik komedi için oldukça fazla olan ateşli  sevişme sahnelerine yansıtma gayreti ön plana çıkmış . Çıplaklık samimi ve estetik havasını bir yere kadar yitirmiyor, bir yerden sonra ise tekrar kaçınılmaz olmuş.
Gerçek bir yaşam tecrübesinden yola çıkılarak, Jamie Reidy tarafından kaleme alınmış olan  ‘Hard Sell:The Evolution of a Viagra Salesman’ romanından perdeye uyarlanmış olan ‘Aşk Sarhoşu’ Viagra’nın yükselme devri olan 1995’li yıllarda geçiyor. Erkeklerin seks yaşamını hareketlendiren ve uzatan Viagra’nın piyasaya girmesi muhteşem bir buluş olarak kutlanıyor, kısa sürede ilaç satış rekorlarını kırıyor. Bu meyanda film eleştiri oklarını doktor ve ilaç endüstrisine saplamak için yola çıkıyor. Doktorların firmaların pazarlama stratejilerine, çeşitli promosyonlar ile nasıl alet olduklarını ve bu minvalde bazı ilaçları nasıl kayırdıkları anlatılıyor. Bu arada ilaç mümessillerinin de hayatları da kolay değil, poliklinik kapılarında sadece beş dakikalık konuşma için sabırla saatlerce bekleyip sevimli, kibar ve akıllı olmak zorundalar. Bu arada promosyonlarda da üzerinde ilacın isminin yazılı olduğu tükenmez kalem devrinin çoktan geride kaldığı anlaşılıyor. Firmaların mümessillerini ilaç eğitimi için bir araya topladığı seminerler ise tam bir şov ve beyin yıkama gösterisi şeklinde geçiyor. Jamie (Jack Gyllenhall) tam bu zorlukların üstesinden gelebilecek yaradılışta bir mümessil. Atak, çapkın, seksi, pratik bir delikanlı. Dahiliye Uzmanı Dr. Knight’a (Hank Azaria) yaptığı bir ziyaret sırasında Parkinson hastalığına genç yaşta yakalanmış olan Maggie (Anne Hathaway) ile tanışır. Kısa sürede ateşli bir seks ilişkisine dönen tanışıklıkta, tutku zamanla yerini sevgiye bırakmaya başlar. Maggie’nin hastalığının nüks etmesi ve ilerlemesi ile ilişki zor bir dönemece girer.
Yönetmen Edward Zwick’i ‘Son Samuray’, ‘Kanlı Elmas’ gibi epik maceralardan tanıyoruz. Ondan romantik komedi ilk kez karşımıza geliyor. İlk bölümdeki oldukça dinamik ve neşeli akış seyirciyi sarıyor. İkinci bölümde Maggie ve Jamie arasındaki ilişkinin ciddileşmesi ve hastalığın ön plana çıkmasıyla tam tersi durgun ve dramatik bir hava hakim oluyor. Film tüm enerjisini yitiriyor. Maggie’nin hastalığının sorunları ile bir erkeğe yük olmamak  adına ilişkiyi bitirmesi, bu tür melodramların şablonunu tekrarlamaktan öteye geçmiyor. Yakın geçmişin hastalıklı kadın sevgili/sağlıklı yardımsever erkek  üzerine yapılmış olan 'Kasımda Aşk Başkadır' ve 'New York'ta Sonbahar' melodramlarının kadın karakterleri arasında sıkışmış bir şablona dönüşüyor. Daha geçmişte kalmış efsane 'Love Story' veya  Al Pacino/Martha Keller ikilisinin benzer ilişkisini konu alan 'Boby Derfield' eklenebilir. Kısaca defalarca tekrarlanmış ana tema biraz yeni sos ile yeniden servis edilmiş.    Zwick her iki baş rol oyuncusunun arasındaki erotizme fazla yaslanmış. En içerikli konuşmalar yatakta çıplakken yapılıyor. Burada esas hedef erotizm değil, iki kişinin birbirini tanıma çabası ve samimiyet deniliyor.   Bir gecelik aşklar furyasında, esasında böyle bir ilişkiyi isteyen, farklı yaşamlardan iki kişinin, gerçek aşkı yakalıyor gibi olması inandırıcı olamıyor ve yapay bir romantizm duygusu yaratıyor. İlaç endüstrisine gönderilen oklar ise sonuç olarak iyi bir anti depresan veya Viagra reklamına dönüşüyor. Pfizer firması sponsorluk yapmadıysa , kararı bir daha gözden geçirsin derim.        

No comments:

Post a Comment