yazarlar

AYLAKLIK VE AİLE İÇİ ŞİDDET


ÇÖLDE KUTUP AYISI-DE HELAASHEID DER DINGEN

YÖNETMEN: FELIX VON GROENINGEN
OYUNCULAR:  KENNETH VANBAEDEN, KOEN DE GRAVE, WOUTER HENDRICKX, JOHAN HELDENBERGH

Flamancası ‘Şeylerin Boktanlığı – De Helaasheid Der Dingen’ olan film ‘Çölde Kutup Ayısı’ adıyla gösterimde. Türkçesi,  öykünün özünü tanımlayan ve daha sıcak bir adlandırma olmuş. Gerçekten çok bir farklı çevrede büyümüş olan yazar Gunther Strobbe’nin geriye dönüşler ile çocukluk yıllarını anlatan film, onun ‘kitaptaki karakterler ve gerçek kişiler arasındaki benzerlik, insan doğasını anlamış olmaktır’ tümcesiyle açılıyor. Bunu izleyen bölümlerde insan doğasının çok sık rastlanmayan karakterlerini sunup, onları anlamamızı talep ediyor.  

Gunther’in 13 yaşına döndüğümüzde, onun çok garip bir aile ortamında büyüdüğüne tanıklık ediyoruz. Yılda bir kez erkeklerin bacaklarını traş edip,
kadın gibi giyindikten sonra, üç gün üç gece durmaksızın eğlendikleri ıssız bir kasabada babası, büyük annesi ve üç amcasıyla birlikte yaşamaktadır. Tüm gün kafayı çekip, kaba saka şakalar ile aylaklık yapan, çalışmak kelimesini daha öğrenememiş aile erkekleri arasında, büyük anne adeta kurtarıcı bir azize konumundadır. Hayatlarını mahveden dört kardeş son olarak emekli maaşı ile mütevazi yaşamını sürdüren annelerinin yanına sığınmışlardır. Koca Oğlan kumar makinelerinin iyi bir kazanç kapısı olduğu düşüncesinin kurbanı olarak sonunda her şeyini kaybederek,  Koen amca kadınlarda yarattığı melankolik etkinin kurbanı olarak hamile bıraktıklarına bir servet ödedikten sonra, Petrol Amca ise asabiyeti nedeniyle hiçbir iş tutamadığından, hepsi anne çatısının altında toplanmaya mecbur kalmışlardır. Tek iş sahibi baba ise postacılıktan kazandığını en yakındaki birahanede sıvıya dönüştürmektedir. İlginç olan hiç birisinin yaşamından şikayet etmeden, neşe içinde yaşamını sürdürmesidir. Hatta bu yaşam şekli Strobbe ailesi için bir gurur vesilesidir. Gunther ise  sıkıntılı gözüken yaşamına karşın amcalarını sevmekte, bu deli dolu yaşamdan hoşlanmaktadır. Bir tek hikaye yazdığı anlar, onu bu yaşamın dışına taşır. Babasının zaman zaman kendisine uyguladığı şiddete rağmen, kendisini sevdiğinden şüphe etmez. Küçük yaşına rağmen babasına,  bir yetişkinin anlayışlı ve merhamet dolu gözleriyle bakar.  Babanın en büyük korkusu ise oğlunun aile ortamı uygun olmadığı için devlet tarafından elinden alınması veya yatılı okula gitmesidir. Bu korkuyla alkol bırakma tedavisini kabul eder.                  
Seyircinin içine girmesinin kolay olmadığı bir film ‘Çölde Kutup Ayısı’. Türkçesinin vaat ettiği gibi sempatik ve sıcak bir film olmadığı gibi, aile içi şiddeti yansıtan veya bitmek tükenmek bilmeyen sarhoşluk sahneleri ile de kolay hazmedilmiyor. Her ne kadar aile içi şiddeti, ‘dayak cennetten çıkmadır’, ‘kızını dövmeyen, dizini döver’ gibi tümcelerle meşru kılan bir toplumun bireyleri olsak ta, iri yarı bir adamın küçük bir çocuğa saldırmasını seyretmek zorluyor insanı. Karakterleri tanıyıp, 'bu onların yaşam tarzları, kendilerinden başka kimseye zararları yok' diye düşündükten sonra, buruk bir tebessümle, daha rahat izlenebilir bir hale geliyor. Gunther annesine olan nefretini, hamile kalan karısına da yansıtır. Anne şefkatini hissetmemiş bir çocukluğun, yaşamın bütününe yansıyan travması olarak açıklanabilecek bir durumdur. Yönetmen Felix Von Groeningen cesur, özgün bir yapıt ortaya koymuş. Yaşanan tüm acı gerçeklere karşın, inatla hayallerini gerçekleştiren, bir şekilde kaderini kendi seçen bir ergenin hikayesini, dram ve komedi arasında değişen geniş bir yelpazede anlatırken, sert ve gerçekçi tutumundan hiç bir karede ödün vermiyor. 2010 İstanbul Film Festival’inde Altın Lale ile ödüllendirilen film , Yabancı Film dalında Oscar adaylarından. Farklı filmleri sevenlerin kaçırmaması gerekir.                               

No comments:

Post a Comment