yazarlar

2OOO’Lİ YILLARIN EN İYİ OYUNCULARI

2OOO’Lİ YILLARIN EN İYİ OYUNCULARI


İlk on yılını bitirdiğimiz 2000’li yılların ara değerlendirmelerini en yetenekli, en dikkat çekici, performans grafiğini en yükseğe çıkaran oyuncular ile devam ettirmek istiyorum. Bunlar arasında iki binli yıllara girmeden kendisini tanıtan oyuncular da var. Onlar da başladıkları çıkışı istikrarlı bir şekilde yukarıya çeken ve iki binli yılların ilk on yılında yıldızlaşan isimler. Genelde iki binli yıllardan önce isimlerini, performanslarını bilmediğimiz oyunculardan oluşan bir liste olmasına dikkat ettim.

                JAVIER BARDEM

İspanya’nın bağrından kopup gelen bu olağanüstü oyuncu geçtiğimiz on yılın oyuncuları arasında en üst basamaklara tırmanmayı başardı.  2000’li yılları “Geceden Önce-Before Night Falls” de Kübalı şair ve yazar Reinaldo Arenas’ın yaşam mücadelesini canlandırarak açan Bardem , 2008’de “İhtiyarlara Yer Yok-No Country For Old Man” de canlandırdığı tuhaf saç kesimli tetikçi Anton Chigurh rolüyle  en iyi yardımcı oyuncu Oscar’ını kazandı.
En İyi 3 Performansı : 1. İçimdeki Deniz (Ramon Sampedro)- 2004 2. İhtiyarlara Yer Yok (Anton Chigurh)- 2007 3. Karanlıktan Önce (Reinaldo Arenas)- 2000.

           KEIRA KNIGTHLY

Zarif güzelliğini tamamlayan etkileyici oyunculuğu ile iki binli yılların parlak yıldızlarından oldu. 1985 doğumlu olan ve oyunculuğa sekiz yaşında başlayan Knigthly’in dikkat çektiği film 2002’de çevirdiği “Hayatımın Çalımı Beckham-Bend It Like Beckham”oldu. Futbolcu olmak isteyen Hintli kızın futbol oynayan kız arkadaşı olarak arkadan gelip rol çalan Knightly, o yıl Altın Küre’de en iyi film adayı olurken Londralı eleştirmenler tarafından yılın en iyi çıkış yapan oyuncusu seçildi. Arkasından gelen Karayip Korsanları’nın üç bölümü onu geniş kitlelere tanıttı. Jane Austin’ın ünlü romanı “Aşk ve Gurur-Love and Prejudice” un uyarlamasında canlandırdığı Elisabeth Bennet rolüyle yirmi yaşında Oscar’a aday gösterilen en genç
üçüncü oyuncu oldu. ”Düşes-Duchesse” de isyankar ruhlu Devonshire düşesi Georgiana Cavendish rolünde Ralph Fiennes karşısında parlak bir performans sundu .
 En iyi 3 performansı: 1.Aşk ve Gurur (Elisabeth Bennet) 2005 2.Düşes (Düşes Georgiana) 2008 3. Hayatımın Çalımı Beckham(Juliette Paxton) 2002.

             CHRISTIAN BALE

İki binli yılların başında tanıştığımız Patrick Bateman, “Amerikan Sapığı”nda tüyler ürperten bir seri katilin stilize, popüler kültürle süslenmiş yaşamını anlatıyordu. Bret Easton Ellis’in popüler romanından yapılan uyarlamada  Christian Bale’in normallik ve sapıklık arasında değişen ruhsal değişimleri yansıttığı performansı , modern zamanların yüzeyselliğini mükemmel anlatan  öykünün önüne geçiyordu. 1987’de 13 yaşında Spielberg’in “Güneş İmparatorluğu”’nda rol alan Bale, büyük patlamasını iki binli yıllarda yaptı. Christopher Nolan’ın yeniden hayata döndürdüğü Batman serisinde canlandırdığı etkileyici Bruce Wayne veya Terminatör 4’ün John Connor performanslarına rağmen en etkileyici, akılda kalan oyunculuklarını sıra dışı karakterlerde gösterdi. “Makinist”’in sanrılar içinde savrulan Trevor Reznik’i veya “Dövüşcü”nün  kendisine 2011 en iyi yardımcı oyuncu ödülünü kazandıran kaybetmiş, keş boksörü Dick Eklund gibi.
En iyi 3 Performansı : 1. Amerikan Sapığı (Patrick Bateman-2000). 2. Makinist (Trevor Reznik-2005) 3. Batman Başlıyor (Bruce Wayne- 2006).

           

 

MARION COTILLARD

Fransız sineması her on yılda bir büyük kadın oyuncu sunar sinema dünyasına. Cotillard bu geleneğin son temsilcisi, sadece kendisine 2007’ de Oscar kazandıran “Edith Piaf” rolünü anımsamak onun yeteneğini değerlendirmek için yeterli olur. Fizik ve ruh olarak bir karaktere böylesine  dönüşüm yaşamak, her oyuncunun harcı değildir. Hele bu kişi yakın geçmişin “Edith Piaf” gibi çok tanınan bir figürü ise iş daha da zorlaşır. 
En İyi 3 Performansı : 1. Kaldırım Serçesi (Edith Piaf- 2007). 2. Başlangıç (Mal-2010) 3. Dokuz (Luisa Contini- 2009)


                 ERIC BANA

Avustralya doğumlu, Sırp asıllı oyuncu, ilk uluslar arası başarılarını “Kasap-Chopper” lakaplı bir suçluyu oynadığı otobiyografik öyküsünde kazandı. Acımasız katil ruhlu bu suçluyu oynamak için 15 kilo şişmanlayan, vücudunu dövmelerle kapatan oyuncu bu başarının açtığı yolda ilerlerleyerek, yüksek bütçeli “Hulk, Troy, Star Trek, Münih, Diğer Boleyn Kızı” gibi filmlerde önemli roller oynadı.
En İyi 3 Performansı: 1.Kasap (Mark Brandon Read-2000) 2.Zaman Yolcusunun Karısı (Henry De Temple- 2010) 3. Münih(Avner-2005).

 

 

                  ANNE HATHAWAY

Sinemaya güzelliğinin çağrıştırdığı bir prenses rolüyle adım atan Hathaway sonraki yıllarda romantik komedilere takılıp kalmadı. Hoolywood’un sürekli aradığı yeni “Audrey Hepburn” takıntısının kurbanı olarak “Bir Prensesin Günlüğü” gibi filmlerde rol aldı. 2005’den sonra farklı roller oynamaya başladı. “Şeytan Prada Giyer”de moda dergisinin acımasız kadın editörünün (Meryll Streep) garezine uğrayan asistanından sonra “Brokeback Dağı”nda, “Rachel Evleniyor”da on yılını psikolojik tedavi ile geçirmiş Kym, “Aşkın Kitabı”’ın da yazar “Jane Austen” gibi oyunculuğunu geliştirdiği iddialı rollerde oynadı. İzlediğimiz son filmi olan “Aşk Sarhoşu” nda Parkinson hastası bir sevgiliyi oynarken cesur ve samimi bir performans gösterdi.
 En İyi 3 Performansı : 1.Rachel Evleniyor (Kym) 2008 2. Aşkın Kitabı (Jane Austen) 2007 3.Aşk Sarhoşu (Maggie Murdock) 2010

 

 

            JAKE GYLLENHAAL

2001’de “Danny Darko” şizofren gencin bir 28 gününü anlatırken küçük kasaba yaşamının sıkışıklığını, gençlik problemlerini, zaman içinde yolculuk gibi kavramları harmanlarken Gylanhall’un performansı dikkat çekiyordu. Sonraki yıllarda oynadığı farklı roller onun yeteneğini kanıtladı. 2006’da ” Brokeback Dağı” en iyi film olarak Oscar kazanırken “Heath Ledger” ile oynadığı eşcinsel kovboy karakteri kendisine Oscar adaylığı getirdi. “Jarhead, Zodiac” gibi hafif sıra dışı filmlerden sonra bilgisayar oyunundan uyarlanan  Pers Prensi” ile yüksek bütçeli bir filmde aksiyon kahramanı oldu.
En İyi 3 Performansı :1. Danny Darko 2001 2.Brockeback Dağı (Jack Twist) 2006 3. Jarhead (Anthony Swofford) 2006.       

 

             AMY ADAMS                           

2000’li yılların başında TV dizilerinden sinemaya geçen Adams başlangıçta masum güzelliğine uyan roller aldı. “Junebug,Manhattan’da Sihir,Standing Still" gibi filmlerde masum, evlenen kız veya prensini arayan Giselle’i oynadı. Meryl Streep ve Philip Seymour Hoffman ile birlikte oynadığı “Şüphe’de canlandırdığı genç rahibe James rolü tüm kariyerinin akışını değiştirir. Dramatik performansının masum rollerinin altında kalmayacağı anlaşılır ve 2008 yardımcı kadın oyuncu Oscar adayı seçilir. 2011’de yine aynı ödüle “Dövüşçü”de oynadığı inatçı ve sivri dilli sevgili Charlene rolüyle aday gösterilir.
En İyi 3 Performansı : 1.Şüphe (Rahibe James-2008) 2. Dövüşçü (Charlene Fleming-2010) 3. Junebug(Ashley-2005)

 

         RYAN GOSLING

Kanada doğumlu Gosling’in nasıl bir oyuncu olduğuna tanık olmak için “Blue Valentine” izlemek yeterli. Yürümeyen bir evliliğin erkek tarafı olarak, bir şeyleri yoluna koymak için çabalayan, fakat karşı tarafın direncinin, çaresizliğe ittiği bir karakterdeki sade ve inandırıcı oyunculuğu ile kısa sürede kat ettiği yolu gösteriyor. Onu geniş kitlelere tanıtan Nick Cassavetes’in yönettiği  “Not Defteri-The Notebook” filminde canlandırdığı değirmen işçisi Noah karakteri olur.Fakir gencin, zengin bir aile kızı ile yaşadığı çılgın ve hüzünlü aşkın tüm duygularını müthiş bir durulukta yansıtır.  Her türlü rolün altından kalkabilecek bir oyuncu olan Gosling, örneğin “Fracture”  adlı polisiyede Anthony Hopkins gibi dev bir oyuncu karşısında cinayeti aydınlatmaya çalışan genç bir savcıyı veya “Half Nelson”da uyuşturucu bağımlısı bir öğretmeni oynarken farklı karakterleri, akıcı bir oyunculukla birleştirir.
En İyi 3 Performansı : 1. Blue Valentine (Dean-2010) 2.Half Nelson (Danny Dunne)- 2006 3. Not Defteri (Noah Coulhan)-2004

 

                                                                   CILLIAN MURPHY

 İyi ve kötü karakterlere aynı başarı ile uyum gösteren iri mavi gözler ve çıkık elmacık kemikleri. İrlanda kökenli “Cillian Murphy” son on yılı en iyi geçiren oyunculardan. Otomatik Portakal’ın Alex’i ile sinema tarihinin en çarpıcı performanslarından birisine imza atan Malcolm MacDowell’e benzeyen fiziği ve öykündüğü oyunculuğu ile dikkati çekiyor.  2005 de “Batman Başlıyor”da Bruce Wayne’in tehlikeli düşmanı Dr.Jonathan Cran olarak karşımıza çıktı, aynı yıl çevirdiği “Red Eye” ‘da psikopat bir tetikçiyi oynadı. IRA’nın kuruluş yıllarını anlatan Ken Loach filmi “Özgürlük Rüzgarı-The Wind That Shakes The Barley”nda örgütün kurucularından olan Damien kimliğinde oynadı.
En İyi 3 Performansı : 1. Batman Başlıyor (Jonathan Cran)- 2005 2. Özgürlük Rüzgarı (Damien)- 2006 3. Başlangıç (Robert Fisher)-2010


           RACHEL MCADAMS

“Not Defteri” nin başarısında şımarık zengin kızı Allie’nin katkısı büyük olur. Aşkı başlangıçta bir oyun olarak görüp, sonunda duygusal girdabında savrulan Allie’ nin inandırıcılığında McAdams’ın sade performansının katkısı büyük olur. Ontorio  doğumlu oyuncu her rolünde abartısız, sade oyunculuğa iri mavi gözlerinden fışkıran enerjiyi ekliyor. “Zaman Yolcusunun Karısı”nda aniden ortadan kaybolup  zaman içinde dolaşan kocasının hastalığını araştırtan, azimli ve sadık bir eşi oynar,  “Sherlock Holmes” da ise feleğin çemberinden geçmiş bir sahtekarı sevimli ve şuh bir performansla canlandırır.
 En İyi 3 Performansı : 1. Not Defteri (Allie-2004) 2. Sherlock Holmes (Irene Adler -2009) 3. Zaman Yolcusunun Karısı (Claire Abshire-2009)                       

No comments:

Post a Comment