Yönetmen: Serdar Akar
Oyuncular : Erdal
Beşikçioğlu, Sanem Çelik, Fatih Artman, Nejat İşler.
Behzat
Ç. küçük ekrandaki başarısını (ne yazık ki) sinemada tekrarlayamıyor. Bir türlü sinema tadı veren polisiye
olamadı. Bu durumun ortaya çıkmasında, TV’deki aykırı duruşun sinema için
çok yenilikçi olmayışı ve daha önemlisi dizideki öykü sadeliğinin sinemaya
taşınamaması önemli rol oynuyor. Politik
yozlaşmanın yıprattığı polis teşkilatı, adaletsizlik, cinayet öyküsünün dayandığı olay örgüsü, katilin kimliği,
şablon kötü karakterler bir araya gelince, film süresi her şeyi layıkıyla
anlatmaya yetmiyor. Ortalık dağılınca, öykünün ana damarı olması gereken seri
katil kimdir meselesi arka planda kalıyor. Kimse merak etmez oluyor. Diziyi çekici
kılan Behzat Ç. ve mesai arkadaşlarının doğallığı, yarattıkları empati sinemada
da işe yarıyor. Onların varlığı mizahı
ve özgürlüğü enjekte ediyor.
İçişleri
Bakanının bir suikaste kurban gitmesi sonrası polis Ankara’da suçsuz bir çok
insanı tutuklayınca, halk tepkisini sokaklarda göstermeye başlıyor. Artık
işlerden elini eteğini çekmiş olan Behzat Ç. ve arkadaşları da tekrar göreve
çağrılır. Behzat bakan suikasti ve başka iki cinayet arasında ortak bir bağ
bulunca şüphelilerin peşine düşerler.
Filmin
önemli replikleri kötü iş adamı Ertuğrul Çözer’i oynayan Nejat İşler’in
söylediği “ben sağ sol ideoloji bilmem,
İzmir İktisat Kongresinden beri her yer bizim zaten. Sadece bazılar anlamakta zorlanıyor, o kadar “ ve spikerlik yapan
Ilgın’ın “bu ülkede hiçbir şey
değişmiyor” sözleri oluyor. Ilgın (Aslı Tandoğan) hapse girmiş ve çıkmış,
artık ortama ayak uydurmaya çabalayan bir karakter olarak durumu özetliyor.
Finalde Behzat halk direnişi için “çarpışmıyorlar
sadece direniyorlar” mırıldanması da akıllarda yer ediyor.
Behzat Ç.nin sınır tanımayan muhalifliği, bol
küfreden, bol bira içen pervasız duruşu yanında mesai arkadaşlarının farklı
dünyaları filmin en büyük kozları oluyor. Hayalet,
Akbaba, Harun ve Eda farklı dünyaların aynı dili konuşan elemanları olarak
filme dinamizm getiriyorlar. Halkın tepkisini yansıtan direniş sahnelerinin
Gezi olaylarıyla örtüşmesi, Emniyet teşkilatındaki cemaatlaşma, iş dünyası ve yer altı işbirliği filmin günceli
yakalayan bölümleri. Gezi olaylarından önce çekilmiş sahnelerin bir
bölümü, olaylardan nemalandı denmesin diye sonradan çıkarılmış. Sorun filmin her türlü politik/ sosyal olaya bulaşıp,
kirlenmeden yoluna devam etmesinde. Mizansenlerde ve çatışma sahnelerindeki
özensizlik sinema duygusunu zedeliyor. Sonuçta iyi oyuncuların varlığı filmi
bir yerlere taşımaya yetiyor. Gerçek şu ki ;
çıtanın altında kalmak Behzat Ç. nin doğasında olmamalı.
No comments:
Post a Comment