“V
For Vendetta” İngiltere’nin geleceğinden distopik bir masal anlatır. Ülke
karanlık totaliter bir rejimin hüküm sürdüğü, halkın sürekli dezenformasyonla
beslendiği, TV’lerde sokakla ilgisi olmayan şen şakrak programların
yayınlandığı, demokrasinin her türlü unsurunun yok edilmiş olduğu, geceleri
sokağa çıkmanın yasaklandığı bir ülke olarak tasvir edilir. Bir çizgi roman
uyarlaması olan V, yaratıcıları Alan Moore ve David Lloyd’un seksenlerin ikinci
yarısında muhafazakar Thatcher hükümetinden duyduğu kaygı sonucu ortaya çıkmış.
1605 yılında parlamento binasını havaya uçurmak isterken yakalanan Katolik
eylemci Guy Fawkes’ın öyküsüyle, o yılların politik yapısı arasında bir köprü
kurmuşlar. Dönemin hükümetinin almak istediği fakat dile getiremediği kararlar
arasında AIDS taşıyıcıların bir kampta toplanmak istenmesi, eşcinselliğin
ortadan kaldırılması gibi faşizan uygulamalar romanda metaforlarla işleniyor. İnsanların
tıbbi deneyler için kullanıldığı
Larkhill Toplama Kampı, Ausschwitz’le benzeşen bir yer. Filmde de bir polis hükümeti olarak işlenen
tek partili sistemin Orwell’un efsane romanı “1984 “esintileri taşıyor. Big
Brother gibi ortada gözükmeyen, insan içine çıkmayan bir diktatör hükmediyor.
Çıkan nükleer savaş sonrası Amerika güçsüz bir ülke olmuş, tüm dünyada yokluk
ve kıtlık ortaya çıkmıştır. İngiltere’de ayaklanmalar sonunda kalan sağcı
gruplar kalan bazı büyük şirketlerle iş birliği yaparak hükümet olmuşlardır.
“1984”
ve “Matrix” arası bir mesafede işlenmiş olan film, çizgi romanın da
sinematografik anlatımından birçok yerde, bire bir etkilenmiş. Yapımcı
koltuğunda Waschowski Kardeşlerin olması atmosfer ve aksiyon sahnelerini
Matrix’e yakınlaştırır. Çizgi romanda 1990’lı yıllarda geçen olaylar filmde
2020’li yıllara taşınır.
V’nin
öyküsü anlatıcı kadın sesin “hatırla, 5 kasım gecesini hatırla” sözleriyle
başlar. Anlatıcı TV kanalında çalışan Nathalie Portman’ın canlandırdığı Evey
karakteridir. "V", Evey’i gece sokağa çıkma yasağını denetleyen işaret adamların
elinden kurtarır, arkasından da bir çatıdan Çaykovski’nin 1812 uvertürü
eşliğinde ağır ceza mahkemesinin havaya uçurmasını izlettirir. Taşıdığı maskeyle
Monte Kristo kontu Edmond Dantes gibi intikamlarını alırken kimliğini gizler. Belki
de daha fazlasıdır. Toplama kampında çıkardığı yangında tüm bedeni yanmış, her
500 yılda bir küllerinden doğan Anka Kuşu gibi yaşama daha güçlü dönmüştür. Film
bu gizemi sonuna dek korur. Maskesini bir kez yüzünü tekrar görmek isteyen
kurbanı Delia karşısında çıkarır. Delia’da Larkhill’de laboratuvarda
çalışmıştır.” V” ve Evey arasındaki yakınlaşma asla gerçek bir aşk dönüşmez. V
onu önce korur, sonra yetiştirir ve intikamlarının ortağı yapar. Maskesi, siyah
pelerini, kılıcıyla 16. yüzyıl şövalyesini andıran V’nin yaşamda iki hedefi vardır;
Larrkhill Kampı’nda kendisiyle birlikte
yüz binlerce insanı deney tahtası olarak kullananlardan intikamını almak ve halka
yaşamı cehenneme çeviren faşist idareyi yıkmak. Her kurbanının yanına soyu
artık tükenmiş olan “Violet Carson” gülü bırakır. V isyanını sadece politik alana yapmaz, din adamlarının iki yüzlülüğü de onun ilgi alanı içindedir. Küçük kızları sömüren Başpiskopos cezadan kaçamaz.
Finaldeki
“V” maskesi taşıyan binlerce insanın polis barikatlarını yıkarak parlamentoya
yürümesi sinema tarihinin en unutulmaz anlarındandır. 2005 yılından bu yana
gittikçe kültleşen, başkaldırının sembolüne dönüşen bir film “V”.
No comments:
Post a Comment