yazarlar

BU ULAK GELMESE DE OLUR!

BU ULAK GELMESE DE OLUR!

 31 Ocak 2008 

ULAK

Yönetmen: Çağan Irmak Oyuncular: Çetin Tekindor, Yetkin Dikinciler, Hümeyra, Şerif Sezer, Melis Birkan.

‘Babam ve Oğlum’un olağanüstü başarısından sonra Çağan Irmak‘ın yeni projesi ‘Ulak’ merakla bekleniyordu.

Olağanüstü bir başarıdan sonra çoğu yönetmen sonraki filmini kişisel mi, yoksa popüler beklentileri karşılayacak türde mi yapacağı konusunda ikilem yaşayabiliyor. Örneğini sinemada çok sık gördüğümüz bir durum. ‘Ulak’ filmi Çağan Irmak’ın her ikisini de birleştirme çabasını gösteriyor.
Kişisel mesajlarını kitleleri etkileyebilecek bir öyküyle yansıtmayı tercih etmiş. Ne yazık ki çıkan sonuç yeterli olgunlukta değil. Senaryosunu kendi yazdığı masalımsı bir öyküyü yer ve zaman belirtmeden gerçek yaşamdaki karakterlere taşıyarak anlatıyor. Bilge gezgin Zekeriya (Çetin Tekindor), köy köy dolaşarak İbrahim adlı bir ulağın hikayesini etrafına topladığı çocuklara anlatmaktadır. Rivayete göre hikaye, dinleyenlerin yaşamını olumlu yönde değiştirmektedir. Kötülükler yerini iyiliğe bırakmaktadır (bunun nedeni bir türlü açıklanmıyor). Son geldiği köy tüm kötülüklerin bir araya toplandığı bir yerdir adeta. Çocuklarına şiddet gösteren babalar, kızını satan anneler, tepkisiz bir ahali bir arada yaşamaktadır. Onun anlattıkları köyün bağnaz, dar görüşlü büyüklerini rahatsız etmeye başlar. Çocuklar hikayenin kahramanlarını hayallerinde köyde yaşayan insanlara dönüştürerek canlandırır.


Yarattığı karakterler ile seyirci arasında empati kurmayı mükemmel başaran Irmak, bu kez bunu gezgin Zekeriya, Meryem (Hümeyra) ve köyün çocukları aracılığıyla kısmen de olsa başarıyor. Anlatılan öykünün gerçek zamandaki karakterlerden suretini bulması ilk bölümde başarılı bir şekilde ilerliyor. Öykü ilerledikçe zaman ve mekan belirsizliği önemli bir dezavantaj olarak ortaya çıkıyor. Biraz Osmanlı, biraz Arap, biraz Kürt olarak tasarlanmış köy ve ahalisi bir masalda olabilecek zaman bağımsızlığı içinde yaşamaktadır. Bu noktada seyircinin tarihsel bir bağ kuramaması öyküyü anlamlandırmasını zorlaştırıyor. Irmak vermek istediği mesajı sosyal ve daha çok dini alegorilerden yola çıkarak harmanlamış. Ulak kimdir, gelecek mi sorusunun yanıtını herkesin düşüncesine veya inancına göre şekillenmesini istiyor. Genel olarak bunun bir Mesih olarak düşünülmesini mi istemiş? Köyün bir dini inancı var mı? Yoksa anlatıcı neden putperestlikle suçlanıyor? Birçok öyküyü dinler tarihinden esintiler taşıyarak iç içe geçirmeye çalışmak oldukça kafa karıştıran bir sonuç veriyor. Ve birçok soruyu yanıtsız bırakıyor. Evrensel bir mesaj verme dürtüsünün finale doğru iyice didaktik bir şekle dönüşmesi rahatsız edici boyutta. Bunlar biraz daha zekice veya kurgusal bir şekilde yapılamaz mıydı? Köy ve halkının tüm kötülüklerin makro bir maketi olarak çizilmesi filmi kaçınılmaz bir şekilde teatral havaya sokuyor. Yunan Tragedya esintileri taşıyan final inandırıcılıktan uzak, dramatik müzik ve çocuklar ile desteklenen göz yaşartıcı olma zorunluluğu eğreti kaçıyor.


Çağan Irmak, tüm iyi niyetli çabasına karşın öyküsünde aşırı toplumsal mesajlar verme dürtüsüne hakim olamayarak masalın büyüsünü bozuyor. Kendisinden alıştığımız sadelik ve samimiyet bu kez algılanmıyor. Artık kendisinin fetiş olmuş oyuncu kadrosu bir kez daha bir arada. Çetin Tekindor etkileyici bir anlatıcı, Hümeyra insanlara yardım etmek koşuşan Meryem karakterinde olağanüstü. Yetkin Dikiciler kendisinden alışmadığımız kötü karakterde yer yer abartılı, filmin çok konuşulan çocukları gerçekten en iyi oyuncular.


Yunanlı Evanthia Reboutsika filmin dramatik yapısını bütünleyen mükemmel müziği, görüntü yönetmeni Mirsad Herovic ise kamera çalışmasıyla dikkat çekiyor.



Emin Yeğinboy

No comments:

Post a Comment