EJDERHA DÖVMELİ KIZ - THE GIRL WITH DRAGON TATOU

   GERİLİM TÜRÜNE YENİ BİR SOLUK

Çok satan romanların sinema uyarlaması çoğunlukla hayal kırıklığı yaratır. Okuyucu filmin yarattığı dünyayı hayallerine bir müdahale olarak algılar ve beğenmez. Stieg Larsson’un yazdığı Milennium üçlemesinin ilki olan ‘Ejderha Dövmeli Kız’ ise uyarlama konusunda başarılı bir örnek.

YÖNETMEN: NIELS ARDEN OPLEV
OYUNCULAR: MIKAEL BLOMKVIST, NOOMI RAPACE

Polisiye ve gerilim türünün başarısını etkileyen, olay örgüsünün gizemi, karakterler ve atmosfer “Ejderha Dövmeli Kız”da fazlasıyla mevcut olduğu gibi öyküyü zenginleştiren birçok yan öğe ekleniyor. Bir ‘katil kim?’ öyküsünü günümüz toplumunda yaşanan birçok sorunla harmanlıyor.Büyük şirket yolsuzluğu, erkek toplumun cinsel istismarı, ensest ilişki, ‘hacker’lık, devlet içindeki örgütlenmeler, ırkçılık gibi günümüz toplumunda güncel olumsuzlukları ana öykünün gizemine başarı ile emdiriyor. Öykü, kentin karanlık sokaklarından uzaktaki karlı bir adanın feodal yansımlar taşıyan şatosuna kadar uzanıyor. Hedeby adasının doğası öykünün atmosferine ayrı bir gizem katıyor.Karlı tepelerin, donmuş bir nehrin soğukluğu perdeden süzülerek izleyicinin içine işliyor. Soğuk ve kar, karakterlerin sırlarını örten bir örtüye dönüşüyor.Sinema uyarlamasının aynı coğrafyadan gelen bir yönetmen tarafından yapılması, karakter ve çevre uyumunu mükemmel bir düzeye taşımış. Danimarka doğumlu yönetmen Niels Arden Oplev’in karakterler ile örtüşen mükemmel oyuncu seçimi, yanında öykünün temposunu düşürmeyen anlatımı dikkat çekiyor. Öykünün iki kahramanı Michael Nyqvist ve Lisbeth Salander birbirlerinden gece gündüz kadar farklı iki karakter.Haksızlıkları, yolsuzlukları sonuna kadar araştıran Nyqvist bulduğu tüm kanıtları başyazarı olduğu Milennium dergisinde yayınlayıp, toplum ile paylaşan bir gazetecidir. Salander ise fotografik belleğe sahip bir ‘hacker’dır. Çalıştığı güvenlik firması için araştırmalar yapan, araştırdığı her şeyin en ince detayına inen fakat bulduklarını Michael gibi medya ile paylaşmayan, agresif tavırlı, travmatik geçmişi olan karanlık bir kadındır.

Her şey Michael Nyqvist’in ortaya çıkarmak için uğraştığı bir şirket yolsuzluğunda istediği kanıtlara ulaşamaması ile başlar. Karşı tarafın başlattığı hukuki mücadeleyi de kaybedince hüküm giyer ve Milennium dergisindeki çalışmasına bir süre ara verme kararı alır. Michael’in hayatı gelen bir telefon ile bir kez daha değişir. Köklü Vagner ailesinin en yaşlı üyesi kendisini bir araştırma için Hedeby adasına davet eder. Konu yıllar önce aniden ortadan kaybolan bir kız ile ilgilidir. Öyküye adını veren Ejder Dövmeli Kız Lisbeth Salander ise Nyqvist’in başına gelenler ile uzaktan ilgilenmektedir. Bu ilginin tek nedeni içinde kötülere karşı birikmiş isyan dürtüsüdür. Bilgisayar yolu ile ona yardımcı olacak bilgiler gönderir.

Yönetmen Arden Oplev’in oyuncu seçimi, akıcılık konusunda alkışlanacak bir yönetim sunuyor. Başrollerde oynayan Mikael Blomkvist ve Noomi Rapace’ın müthiş performansları öykünün inandırıcılığını arttırıyor. Blomkvist ne kadar suskun, mesafeli durup olaylara akılcı yaklaşmayı hedefliyorsa, Rapace o kadar atak, agresif, kendi çözümlerini korkusuzca üreten karşıt bir karakter. Öykünün coğrafyasına uyum sağlayan diğer yan karakterler ile gerilimi destekleyen mükemmel bir atmosfer ortaya çıkıyor. Eric Kress ve Jens Fischer’in görüntü yönetimi karanlık sokaklar ve soğuk doğa arasında kesintisiz bir anlatım bütünlüğü sağlıyor.

Öykünün etkileyiciliği Hollywood’un romana el atmasından belli oluyor. David Fincher filmin Amerikan versiyonu için kolları sıvamış durumda. Onun karanlık sinema dilinin hikaye ile iyi bir uyum sağlayacağına şüphe yok. Öykünün ikinci ve üçüncü bölümleri getireceği açılımlar ile seyirciyi çok şaşırtacak. İkincisi “Ateşle Oynayan Kız”da öykü Lisbeth’in geçmişine dönüyor. Sorunlar devlet içi komplolara kadar uzanıyor.

Son yılların en ilginç romanlarından olan “Ejder Dövmeli Kız” yine başarılı bir film olarak karşımızda.


Emin Yeğinboy